2 Yorumlar

  1. 1

    alper sesli

    Sn. başkan ve değerli komisyon üyesi dostlarımız Herkese Merhaba;
    Bilindiği üzere konu hakkında Sevgili Recep çatak’ın başlattığı bir çalışmayı tam 25 yıldır arşivledik, ders haline getirdik ve yayına çıktık. Burada ve bu çalışmada çok emek var. TDF Olarak kullanırsanız yada bunun geliştirilmesine destek olursanız mevcut bir kaynağı çok doğru kullanmış oluruz. TDF’nin yeni yönetimle birlikte Tüm ülke dağcılığının ÇATI kurumu olarak bu konuda gerek şahsım gerek Yıldızlı Dağcılar ve aşağıdaki önsöz’de ismi geçen bir çok kişinin desteğinin olacağıda aşikardır. Çalışmayı ülkemizde ilk başlatan sevgili Anadolu Dağcılar Birliği kurucularından RECEP ÇATAK anısına bu çalışmayı sahiplenmek herkese büyük bir içtenlik hissettirecektir.
    Bu ülkenin Dağcılık Tarihinde önemli bir çalışma ve kayıttır.

    Göstereceğiniz ilgiye ve desteğe Dağlarda yaşamını yitirmiş dostlarımız ve Ülke dağcılık tarihi adına şimdiden teşekkür ederiz.

    Saygılarımla
    AS

    http://Www.dagkazalari.org önsöz’ü :

    “Yazmazsanız unutulur!”

    Çok uzun yıllar önce, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Spor Müdürlüğü Dağcılık ve Kış Sporları kolu 25.yılı için yapılan Dağcılık Sempozyumu’na (9-10 Nisan 1988/Ankara) katıldığımızda, “Dağlara yürümeden, sadece tırmanarak nasıl ulaşırız?” diye kafa yoran genç çocuklar topluluğuyduk. Yıldızlı Dağcılar ve aynı zamanda Anadolu Dağcılar Birliği İstanbul Şubesi için hayallerini süsleyip oradan oraya koşturan, alpin stil tırmanış sevdalılarıydık.

    Sempozyumda her şey çok iyi gidiyordu. Konferansın içeriği o zamanlar için yüksek standartlardaydı. Aklımda kalanlara şimdi dönüp bakıyorum da; aslında ne kadar ileriye gidebilecek bir dağcılık kültürü nasıl engellenmiş yıllardır onu fark ediyorum. Mesela işin felsefesi, etiği ve ahlakı konusunda sevgili Batur KÜRÜZ, Erhan ERSOY ve Muzaffer TRAŞ sunumları bugün bile okunması gereken önemli değerlere işaret eden sunumlardı. Ömer TÜZEL’in ‘Anadolu Dağcılar Birliği’ ve ‘Türkiye dağlarında yapılan önemli alpin tırmanışlar’ sunumları heyecan verici, yine sevgili Erhan ERSOY, Filiz DEMİRAYAK, Doç. Dr. Yücel AŞKINın ‘Dağlarda kirlenme ve kültürel değerler’ üzerine olan sunumları ders niteliğindeydi.

    İşte tam da burada bu öykünün başlangıcını konuşuyorsak, o sempozyumda kimler vardı diye değinmeden olmaz. Çoğu çok sevdiğim dostlarım, abilerim, ip arkadaşlarımız ya da aynı dünya görüşünü, aynı dağları paylaştığımız dağcı dostlarımızdı. Dr. Tayfun TERCAN, Kâşif ALADAĞLI, Seyhan ÇAMLIGÜNEY, Nevzat ÖNTAŞ, Atilla ERDEMLİ, Muzaffer Erol GEZ, İsmet ÜLKER, Prof. Dr. A. Mecit DOĞRU, Necmettin KÜLAHÇI, Mehmet SOMUNCU, Alattin KARACA ve Anadolu Dağcılar Birliği adına “Dağ Kazaları ve Kurtarma” sunumunu yapan sevgili Recep ÇATAK.

    Bu sunum sevgiyle, tutkuyla koştuğumuz dağların belki de diğer yüzü olan ölüm ile yüzleştirmişti bizleri…

    Birçoğumuz tırmanırken kendimizi sakatlayıp incitmiştik bu sporun doğası gereği fakat her seferinde dağlara daha fazla tutkuyla, heyecanla geri dönüyorduk. Birçok dostumuz birçok ağır kazalar geçirdiler ve ama sonrasında neredeyse hepsi dağlara gitmeye devam ettiler. Fakat Recep ÇATAK’ın sunumu sert bir tokat gibiydi. Çok etkilendim, kafam karıştı, biraz da dağılmıştım. Akşamında Mülkiyeliler Birliği’nde bir şeyler içip sohbet ederken aklımda sunumdaki isimler vardı.

    Daha sonra o sert kış geldi, 1989 yılında Ağrı dağında sevgili Recep ÇATAK yaşamını yitirdi. Sonrasında da kazalar devam etti.

    Bir güzel bahar günü üniversiteden çıkmış Kemancı’da dostlarla buluşmak üzere yürürken bu kazalarla ilgili bir çalışmanın devam ettirilmesi gerektiğine karar verdim. Elimde bir Olympus OM 2 fotoğraf makinası ve Recep’in dağ kazaları notları, aldım soluğu İstanbul Üniversitesi kütüphanesindeki dev gazete arşivinde. Aramaya ve buldukça fotoğraflamaya başladım kazaları tek tek, tarih tarih. O çalışma esnasında, ülkemizde halen büyük medya gruplarından birinin olan gazetenin, dağ kazalarını, kıyamet koparırcasına nasıl manşetten girdiğini ve nasıl dramatize ederek servis ettiğini görünce ‘Renkli Basın & Renkli Yalanlar Işığında Dağcılık Gerçekleri’ diye bir çalışma da toparladım. 2 ay sonra her şey hazırdı. Kimselere söylemedim çünkü bazı dağcı dostlarımız için Recep’in mirası, benim dokunmamın uygun olmayacağı bir şeydi, bazı dostlarımızın ise gereksiz gördüğü, işin tatsız, ürkütücü bölümü dedikleri bir çalışmaydı. Yıllarca birikti sonra kaza raporlarını ilave etmeye başladık. (Hacettepe ve ODTÜ kulüplerinin rapor geleneği vardı.) Basından ulaşabildiklerimizi eklemeye, e-posta gruplarına atılan maillerden bazı bilgileri toplamaya devam ettik. Sadece İYİ NİYETLİ bir şekilde arşiv yaptık, yorum katmadık. Bazıları kulaktan kulağa gelen bilgilerdi bazıları bize gelen ve ismini vermek istemeyen kişilerin bilgileriydi. Hepsini topladık ve bunları Yıldız Üniversitesi Dağcılık Kulübünde anlatarak geleneksel bir ders haline getirdik.

    Yıllar geçti, yaş aldık. Çok sevdiğimiz dostlarımızı yazmak zorunda kaldım kimi zaman. Çok zordu biriktirmek böylesi bir şeyi…

    Sonrasında kulüpten genç kuşak arkadaşların isteği üzerine bu işi onlara devrettim.

    Sevimsiz bir konunun 25 yıla yakın takipçiliğini yaptıktan sonra artık devredebileceğim fikri beni sevindirmişti ve şimdi bunun herkes ile paylaşılacağı online platform beni mutlu etti. İstatistik, bilimsel veri, tarih ve dokümanter envanter çalışmaları önemlidir. Ben naçizane başlamış bir öyküyü sabırla devam ettirmiştim, şimdi Recep’in mirası artık online yayında…

    http://www.dagkazalari.org

    Çok eksik vardır belki, yanlış olanlar vardır? Yazın lütfen bizlere, düzeltelim.

    Var ise elinizde eski fotoğraflar, kaza fotoğrafları ya da kaza alanı öncesi, sonrası fotoğrafları paylaşın bizimle. Elinizde gerçek ve ders alınabilir sağlıklı bilgiler var ise paylaşın bizlerle bu bilgileri, belgeleri ya da olay anında, öncesi ya da sonrasında bilinmesinin önemli olduğunu düşündüğünüz ne varsa…

    Artık HEPİMİZİN burası. Sizlerden gelecek olanlar ile zenginleşecek bu birikim. Dağlara gidenler buraya baktıkça hem dağcılık tarihimizle ilgili birçok gerçek öyküye tanıklık edecekler hem de birçok deneyimi doğrular ya da yanlışlar cephesinden inceleme, öğrenme, değerlendirme fırsatını yakalayacaklar. Şüphesiz bu, kaza geçirme şanslarını düşürecek.

    Öğrenmek için bilgiyi aktarmak gerekiyor, aktarılan bilgiyi de bir noktada toplamak ve değerlendirmek gerekiyor.

    Her neyse bir içten duygu ile başladı Recep’ten sonra, kişisel başladı sonra kulübüm sahiplendi ve ders oldu. Şimdi ise sevgili kulübüm sayesinde herkesin oldu.

    Umarız bu paylaşımlar herkese faydalı olur.

    DAĞLARLA KALIN

    SAĞLICAKLA KALIN….

    En içten saygı ve sevgilerimle, dağlarda yaşamını yitirmiş tüm dağcı dostlarım adına ve anısına…

    ALPER SESLİ
    14 ARALIK 2016

    Yanıt
    1. 1.1

      Ali Şahin

      Alper Bey Merhaba,

      Öncelik ile güzel temenni ve düşünceleriniz adına teşekkür ediyorum. Bölye bir çalışmanın yapılmış olması Türk Dağcılık tarihine arşiv niteliğinde katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bildiğiniz üzere uzun yıllar Ülkemzde birçok çalışma yapılmış fakat ortak bir paydaşta toplanması sağlanamamıştır. Kurul olarak Türk Dağcılığına destek olacak her çalışma, kişi, kurum ve kuruluş ile işbirliği yapma taraftarıyız. Maalesef ülkemizin kronik sıkıntısı rapor ve bu raporların kaydedilmemesi, raporlama ve kayıt sistemi yok ise bilinki arşivde yoktur düşüncesi ile sizleri ve bu çalışmanın içinde olan arkadaşlarımızı kurul olarak davet etmek ve ileriye dönük yapılacak çalışmalar hakkında bilgi paylaşımında bulunmak isteriz.

      Araştırılacak kazaların yaşanmamasını temenni ediyor, iyi çalışmalar dliyorum.

      Ali Şahin
      Dağ Kazaları Araştırma İnceleme Komisyonu
      İletişim Sorumlusu

      Yanıt

alper sesli için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Türkiye Dağcılık Federasyonu - 2017

%d blogcu bunu beğendi: